Hoş Geldiniz
Hızlı ve güvenli alışverişe giriş yapın!
Henüz Üye Değil Misiniz?
Kolayca üye olabilirsiniz!

Balıkçılık Nedir? Ekosistem Temelli Sürdürülebilir Yöntemler ve Etkileri

14-10-2025 16:17
Balıkçılık Nedir? Ekosistem Temelli Sürdürülebilir Yöntemler ve Etkileri

Balıkçılık nedir sorusunu düşündüğümüzde, dünya genelinde 3 milyar insanın temel protein kaynağını sağlayan ve 820 milyon kişiye doğrudan veya dolaylı iş imkanı sunan devasa bir sektörle karşı karşıyayız. Ancak Dünya Doğayı Koruma Birliği (IUCN) verilerine göre, deniz balıklarının yaklaşık üçte biri nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya bulunuyor.

Sürdürülebilir balıkçılık nedir ve neden önemlidir? Bu soru günümüzde kritik bir öneme sahiptir. Sürdürülebilir balıkçılık uygulamaları, balık popülasyonlarının kendilerini yenileme hızının altında tutulmasını ve genç balıkların üreme yaşına kadar hayatta kalabilmeleri için gerekli önlemlerin alınmasını hedefler. Örneğin, Akdeniz'de son 50 yılda balık popülasyonunun %34'ü kaybedilmiş durumda. Aynı zamanda balıkçılık faaliyetleri nedir diye sorduğumuzda, Türkiye'nin çeşitli bölgelerindeki farklı uygulamaları incelemek gerekir. Foça Özel Çevre Koruma Bölgesi gibi alanlar bu açıdan özel örnekler sunmaktadır.

Bu makalede, balıkçılık nedir kısaca tanımından başlayarak, kültür balıkçılık nedir sorusuna, balıkçılık bölgesi nedir konusuna ve sürdürülebilir uygulamaların ekolojik, ekonomik ve sosyal etkilerine kadar geniş bir yelpazede bilgi sunacağız. Ülkemizin denizlerindeki zengin biyoçeşitliliği korurken, balıkçılık sektörünün sürdürülebilir geleceğini nasıl şekillendirebileceğimizi birlikte keşfedeceğiz.

Sürdürülebilir Balıkçılık Nedir? Temel İlkeler ve Uygulama Kriterleri

Sürdürülebilir balıkçılık, gelecek nesillerin de balık kaynaklarından faydalanabilmesi için deniz ekosistemlerinin korunmasını ve balık stoklarının doğal üreme hızlarının üstünde avlanılmamasını amaçlayan bir yaklaşımdır. Bu yaklaşım, balıkçılık nedir sorusuna daha geniş bir perspektiften bakarak ekolojik dengenin korunmasını temel alır.

Popülasyon kontrolü ve av kotası uygulamaları

Sürdürülebilir balıkçılığın en önemli ilkelerinden biri, popülasyon kontrolü ve balık stoklarının tükenmesini engellemek için av kotası uygulamalarıdır. Türkiye'de üç ticari tür için av kotası uygulanmaktadır: ton balığı (orkinos), beyaz kum midyesi ve hamsi. Ton balığı (orkinos) av kotaları, Uluslararası Atlantik Ton Balıkları Koruma Komisyonu (ICCAT) tarafından dağıtılmaktadır. Türkiye, ICCAT'a 2003 yılında üye olmuş ve kendi kotasını 2004 yılından itibaren kullanmaya başlamıştır. 2009 yılında Türkiye'ye 683 ton orkinos av kotası tahsis edilmiştir.

Beyaz kum midyesine ilişkin toplam av miktarı kotası, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından 2008 yılında tesis edilmiş olup, yıllık 35.000 ton olarak belirlenmiştir. Bu kota toplam 60 balıkçı teknesine dağıtılmakta ve kotanın takibi; karaya çıkarılan toplam av miktarı, satış kayıtları ve Su Ürünleri Bilgi İşlem Sistemi (SUBİS) yoluyla yapılmaktadır.

Hamsi avcılığında günlük av miktarına ilişkin kota, ilk defa 2008-2009 av mevsiminde uygulanmıştır. Hamsi avlayan teknelere boy büyüklüğüne göre günlük kota uygulanmaktadır: 15 metreden küçük tekneler günde 250 kasadan, 50 metreden büyük tekneler ise günde 900 kasadan daha fazla balık karaya çıkaramamaktadır. Ayrıca 2024 yılında hamsi avında toplam 400.000 ton av limitinin aşılmaması kararlaştırılmıştır.

Seçici avlanma teknikleri ve yan avın azaltılması

Balıkçılık faaliyetleri nedir diye sorduğumuzda, av araçlarının seçiciliği büyük önem taşımaktadır. Seçicilik, hedef dışı türlerin avlanmasını önleyerek biyoçeşitliliğin korunmasını sağlar. Av araçlarında iki tip seçicilik vardır: boy seçiciliği ve tür seçiciliği.

Boy seçiciliği, belirli bir boydan küçük bireylerin av aracıyla avlanmasının önlenmesidir ve genellikle ağın göz açıklığının değiştirilmesiyle düzenlenir. Tür seçiciliği ise, hedef türü avlarken diğer türlerin seçilmesidir. Bu durum daha çok av aracına ilave edilen kaçış penceresi, girişin yönü ve şekli gibi özellikler ile sağlanır.

Seçici avlanma için en önemli av araçları arasında tuzaklar, pinterler, sepetler ve dalyanlar yer almaktadır. Bu araçlar, balığın ağa takılmaması ve suyun içinde tutulması sayesinde, hedef avın canlı olarak ele geçirilmesini sağlar. Dolayısıyla balıkçılık bölgesi nedir sorusuna cevap verirken, bölgeye özgü seçici av araçlarını da dikkate almak gerekir.

Tuzakların giriş şekli, balıkların vücut kesitine göre ayarlanarak belirli türlerin hedeflenmesini sağlayabilir. Örneğin, yuvarlak, yanlardan veya üstten basık balıklar için farklı giriş şekilleri tasarlanabilir. Ayrıca tuzak girişlerinin konumu da avlanacak türün sınırlandırılmasında önemli bir faktördür; dip balıkları için tabana yakın, yarı pelajik türler için üst bölümlere konumlandırılmış giriş kapıları etkilidir.

Çevresel etkilerin azaltılması: Deniz tabanı ve habitat koruması

Sürdürülebilir balıkçılık nedir diye düşündüğümüzde, çevresel etkilerin azaltılması ve habitat koruması öne çıkmaktadır. Özellikle trol gibi dip temaslı araçlar, dünya çapında deniz tabanını etkileyen en yaygın ve zararlı insan kaynaklı faaliyet olarak kabul edilmektedir.

Dipte çekilen av araçları, deniz dibi çökeltilerinde depolanan karbonu doğrudan bozarak okyanus ikliminin direncini azaltabilir ve karbon salınımına neden olabilir. Palamós (Katalonya) batı Akdeniz bölgesinde yapılan bir araştırma, karides avı için sürekli dip trolle yapılan avlanma nedeniyle derin deniz sedimentlerinde, iki ay boyunca dip trollemenin yasaklandığı sedimente kıyasla %30 daha az organik karbon bulunduğunu ortaya koymuştur.

Derin deniz habitatları, biyoçeşitlilik açısından önemli ekosistemlere ev sahipliği yapan coğrafi özellikler tarafından oluşturulur ve derin deniz ekolojik dinamikleri ile karbon döngüsünde kilit bir rol oynar. Bu nedenle, Akdeniz Genel Balıkçılık Komisyonu (GFCM), 2005 yılında 1000 metre üzerindeki derinliklerde çekili tarakların ve trol ağlarının kullanımını yasaklamıştır. Ancak uzmanlar, bu yasağın 600-800 metre derinliğe kadar genişletilmesini önermektedir. Bu öneri, 2024 yılında İspanya, İtalya ve Fransa'nın Batı Akdeniz'deki ulusal sularında dip trolüne 800 metre sınırı getirmesiyle kısmen hayata geçmiştir.

Kültür balıkçılık nedir diye sorduğumuzda, doğal türlerin ve habitatların korunması burada da öne çıkar. Yetiştiricilik tesislerinden doğaya kaçan türler, doğal populasyonların gen havuzlarını bozabilir ve bu nedenle gerekli önlemlerin alınması zorunludur.

Sonuç

Sonuç olarak, sürdürülebilir balıkçılık uygulamaları deniz ekosistemlerinin korunmasında hayati bir öneme sahiptir. Yukarıda ele aldığımız popülasyon kontrolü, av kotası sistemleri ve seçici avlanma teknikleri, balık stoklarının gelecek nesiller için de korunmasını sağlayan temel yaklaşımlardır. Özellikle orkinos, beyaz kum midyesi ve hamsi için uygulanan kotalar, Türkiye'nin bu alandaki ilerlemesini göstermektedir.

Bununla birlikte, deniz tabanı ve habitat korumasına yönelik çabalar henüz yeterli seviyede değildir. Dip trolü gibi uygulamaların deniz ekosistemlerine verdiği zararlar göz önüne alındığında, daha katı düzenlemelere ihtiyaç duyulduğu açıktır. Avrupa ülkelerinde olduğu gibi Türkiye'de de derin deniz habitatlarını koruyucu önlemler alınması gerekmektedir.

Balıkçılık sektörünün sürdürülebilir geleceği, ekolojik dengenin korunması, ekonomik sürdürülebilirlik ve sosyal adalet üçgeninde şekillenmektedir. Dolayısıyla ekosistem temelli balıkçılık yönetimi, sadece balık popülasyonlarını değil, tüm deniz ekosistemini bir bütün olarak ele alan bütüncül bir yaklaşım sunmaktadır.

Unutulmamalıdır ki, denizlerimizin zengin biyoçeşitliliği, yalnızca bugünün değil, yarının da mirasıdır. Bu nedenle balıkçılık faaliyetlerimizi sürdürülebilir kılmak, balıkçılık kültürümüzü yaşatmak ve gelecek nesillere sağlıklı denizler bırakmak hepimizin ortak sorumluluğudur. Ancak bu şekilde hem beslenme ihtiyaçlarımızı karşılayabilir hem de denizlerimizin sağlığını koruyabiliriz.

IdeaSoft® | Akıllı E-Ticaret paketleri ile hazırlanmıştır.